Psikiyatri hakkinda Cinsel işlev bozukluklarını değerlendirmede gözönünde bulundurulması gereken noktalar ile ilgili bilgiler
Cinsel işlev bozukluklarını değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken noktalar Cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında ve sürmesinde çok sayıda etkenin içiçe olduğu ve karşılıklı olarak birbirlerini etkiledikleri bilinmektedir. Bu konuda ilgiPsikiyatri Modern Psikiyatri, Ruh Sağlığı, Toplum Sağlığı, Ruh Hekimliği |
![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
| |||
| |||
![]() Cinsel işlev bozukluklarını değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken noktalar Cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında ve sürmesinde çok sayıda etkenin içiçe olduğu ve karşılıklı olarak birbirlerini etkiledikleri bilinmektedir. Bu konuda ilgi çekici olan noktalardan biri de, psikojenik etkenler ile organik etkenlerin çok yakın bir işbirliği içerisinde rol oynamaları ve kimi zaman psikojenik etyoloji ile organik etyolojinin karşılıklı olarak nerede başlayıp nerede bittiklerinin profesyonellerce bile ayırdedilememesidir. Doğal bir sonuç olarak, bu alanda en çok tartışılan ve konunun uzmanı olmayan hekimlerin ayırdetmekte zorlandıkları noktalardan biri de, cinsel sorunlarla başvuran kişilerde psi-kojenik/organik ayrımının hangi ölçütlerle yapılacağı, hangi tetkiklerin isteneceği ve gerektiğinde hangi uzmanlık alanlarına sevkedi-leceği konusudur. Kuşkusuz, yukarıdaki sorunun yanıtı genel olarak değil ancak hastalık temelinde ve ayrı ayrı ele alınarak verilebilir. Üçüncü ve dördüncü monograflarda, kadın ve erkek cinsel işlev bozuklukları teker teker ele alınarak, bu hastalıkların tanı ve tedavilerinde psikiyatri, endokrinoloji, nöroloji, radyoloji, üroloji ve jinekoloji gibi tıp disiplinlerinin yeri ve rolü değerlendirilecektir. Ancak, bu yazıda konuya bir giriş olarak psikojenik ve organik etyolojik faktörlere genel bir bakış ile değerlendirmede gözönünde tutulması gereken bazı noktalar ele alınacaktır.
__________________ http://nevart.net/ Güzel Sanatlar Fakültesi/Lisesi Yetenek Sınavlarına Hazırlık Kursu Resim Yağlı Boya Hobi Kursu Hızlı ve Etkili Okuma Kursu Çocuklar için Hızlı Okuma Kursu Çocuklar için Resim Kursu Diksiyon Kursu Nefes Teknikleri Kursu Kişisel Gelişim Kursları[/CENTER] |
#2
| |||
| |||
![]() Cinsel işlev bozuklukları söz konusu olduğunda, ele alınması gereken ilk tıp disiplini psikiyatri olmak durumundadır. Bunun birkaç nedeni vardır: Birincisi, kadın ve erkek cinsel işlev bozuklukları bir bütün olarak ele alındığında, cinsel işlev bozukluklarının etyolojisinde en sık psikojenik-psikososyal nedenlerin bulunmasıdır. Tablo 1***8217;de toplu olarak verilen bu etkenler, yalnızca cinsel işlev bozukluğunun oluşması için uygun bir zemin oluşturmakla kalmamakta, aynı zamanda bozukluğu baş-latıcı ve sürdürücü olarak da işlev görebilmektedirler. Havvton***8217;ın aslında psikojenik erektil disfonksiyonu tanımlamak için düzenlemiş ve yayınlamış olduğu bu tabloda belirtilen etkenler kadın ya da erkek bütün cinsel işlev bozuklukları için şu ya da bu ölçüde geçerlidir.0' Konunun uzmanlarınca, cinsel işlev bozukluklarının karmaşık patogenezini tanımlamada son derece başarılı olduğu kabul edilen bu tablo, aslında bu alanda psikiyatrinin rolünü ve önemini de ortaya koymaktadır. ikincisi, cinsel işlev bozukluklarında etyolojik nedenin organik olması durumunda bile psikiyatrinin rolünün bitmemesidir. Etyolojinin organik bir bozukluk ya da sistemik bir hastalık olduğu durumlarda da, Tablo 1***8217;de belirtilen birçok psikojenik ve psikososyal etken devreye girmektedir. Yapılan çeşitli araştırmalar cinsel işlev bozukluğu bulunan kişilerin üçte biri ile yarısı arasında bir oranında, tabloya psikiyatrik bir hastalığın eşlik etmekte olduğunu ortaya koymaktadır.'2"6' Bu durum, etyolojiyi oluşturan organik bozukluğun tedavisine ek olarak psikiyatrik yaklaşım ve tedavinin de uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Üçüncüsü ise, psikiyatri ile kadın ya da erkek bütün cinsel işlev bozuklukları arasında, depresyondan anksiyete bozukluklarına, antidepresanlardan psikoterapilere kadar çok geniş bir kesişim kümesinin bulunmasıdır. Bu bağlantı, bu monografta yer alan diğer yazımda ayrıntılı olarak vurgulanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bugün, psikiyatri ana bilim dalı, kadın ve erkek bütün cinsel işlev bozukluklarına bir bütün olarak sınıflandırmalarında ve uzmanlık eğitiminde yer veren tek ana bilim dalıdır. Bugün İstanbul, Ankara, Cerrahpaşa Tıp Fakülteleri Psikiyatri Ana Bilim Dalları ile Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde cinsel işlev bozuklukları alanında özelleşmiş özel merkezler bulunmakta ve son yıllarda bu merkezlerde yapılan çeşitli akademik çalışma ve yayınların sayısı hızla artmaktadır. Ancak, bu merkezlerin sayısı ve kapasitesi ile bu alanda özelleşmiş psikiyatrist ya da psikolog sayısının ülkemiz için yeterli olduğunu söyleyebilmek zordur. Daha alınacak çok yolumuz vardır. Cinsel işlev bozukluklarına, sınıflandırma sistemlerinde ve uzmanlık eğitimlerinde yer veren, başta İstanbul, Cerrahpaşa, Hacettepe ve Ankara Tıp Fakülteleri olmak üzere çeşitli tıp fakülteleri bünyelerinde, bu alanda özelleşmiş uzmanları ya da merkezleri barındıran bir başka ana bilim dalının ise üroloji ana bilim dalı olduğunu görmekteyiz. Ürologların, esas olarak erkek cinsel işlev bozuklukları, özellikle de erektil disfonksiyon üzerine yoğunlaştıkları dikkat çekmektedir. Gerçekten de son yıllarda, erektil disfonksiyonun tanı ve tedavisinde gerek teknolojik, gerekse farmakolojik açıdan önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Önceleri, %90 oranında psikojenik etyolojiye sahip olduğu düşünülen erektil dis-fonksiyonunun, günümüzde ürolojik ve radyolojik tanı yöntemlerinde kullanılan teknolojilerin de gelişmesiyle, gerçekte daha yüksek oranda bir organik etyolojiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Ülkemizde, üroloji açısından sevindirici olan bir başka konu ise, bu alanda psikiyatri ve diğer tıp disiplinlerine oranla daha fazla özelleşmiş uzmana sahip olmasıdır. Bu durum, cinsel işlev bozukluklarının ülkemizdeki geleceği açısından umut vericidir. Ülkemizde, yukarıda belirtilen diğer tıp disiplinlerinin konuya sistematik bir yaklaşımlarının ya da özelleşmiş merkezlerinin olmadığını, ancak cinsel işlev bozukluklarının kendi disiplinlerini ilgilendiren alanlarında konsültanlık hizmeti verdikleri gözlenmektedir. Çeşitli tıp disiplinlerinde, cinsel işlev bozuklukları alanında özelleşmiş uzman ve merkezlerin çoğalmasının, disiplinler arası işbirliğini olumlu yönde etkileyeceği ve dolayısıyla bu alandaki hizmet üretkenliğini artıracağı düşünülebilir.
__________________ http://nevart.net/ Güzel Sanatlar Fakültesi/Lisesi Yetenek Sınavlarına Hazırlık Kursu Resim Yağlı Boya Hobi Kursu Hızlı ve Etkili Okuma Kursu Çocuklar için Hızlı Okuma Kursu Çocuklar için Resim Kursu Diksiyon Kursu Nefes Teknikleri Kursu Kişisel Gelişim Kursları[/CENTER] |
#3
| |||
| |||
![]() CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA PSİKOJENİK/ORGANİK AYRIMI KONUSUNDA BAZI İPUÇLARI: Her klinisyen, cinsel sorunlarla başvuran kişilerde yeterli bir öykü olarak ayırıcı tanı yapabilir. İlk monografta da ayrıntılı olarak anlatıldığı gibi, cinsel işlev bozukluklarının değer-lendirilmeside en önemli araç iyi bir anamnezdir. Ne yazık ki, sık olarak klinisyenler bu tür olgularda gereksiz yere çok kapsamlı radyolojik ve laboratuvar tetkikleri istemekte ve gereksiz bir kaynak ve zaman kaybına neden olmaktadırlar. Yukarıda da belirtildiği gibi, ülkemizde, cinsel işlev bozukluklarının önemli bir bölümü psikojenik nedenlerden, cinsel eğitimin yeterli olmamasından ve toplumumuzdaki cinsellikle ilgili yanlış inançlar ve abartılı beklentilerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle klinisyenler, hangi olgularda ileri tetkik ve incelemelere yönelecekleri ve ilgili uzmanlık alanlarından konsültasyon isteyecekleri konusunda daha net fikirlere sahip olmalıdırlar. Cinsel sorunlarla başvuran bir kişide, hangi cinsel işlev bozukluğunun bulunduğu, kişinin yaşı, eşlik eden semptomlar, alkol/uyuşturucu madde ya da ilaç kullanımının olup olmadığı ve eşlik eden bedensel ya da sistemik hastalıklar gibi anamnezde alınabilecek birçok veri bize altta yatan organik bir neden olup olmadığı konusunda ipucu verebilir. Örneğin kadınlarda vajinismus, erkeklerde ise erken boşalma %90***8217;ın üzerinde bir oranla psikojenik kökenlidir. Ancak disparoni ve erektil disfonksiyon sözkonusuysa, altta yatan bedensel/sistemik ya da ürolojik kökenli bir hastalık olasılığı her zaman göz-önünde bulundurulmalıdır. Yine yoğun alkol/uyuşturucu madde kullanımı, diyabet, multipl skleroz ya da geçirilmiş abdomi-nal/pelvik bölge operasyon öyküsü muhtemel bir organik etyolojiye zemin olmaları açısından önemlidirler. Benzeri bütün durumlarda, ilgili tıp disiplinleri ile olguyu konsülte etmenin önemi yadsınamaz. Psikojenik/Organik ayırımında ipucu olabilecek nitelikte ve her klinisyenin herhangi bir tetkike gereksinim duymadan, dikkatli bir anamnez ile saptayabileceği bazı genel ölçütler vardır: Bunlardan birincisi, kadın ya da erkekte saptanan cinsel işlev bozukluğu ne olursa olsun, sekonder olarak ya da ileri yaşlarda ortaya çıkan cinsel işlev bozukluklarında organisite şüphesinin daima varolmasıdır. Bu durumda klinisyen bu şüpheyi dışlamadan sorunu psikolojik kökenli bir sorun olarak kabul etmemelidir. ikincisi ise, saptanan cinsel işlev bozukluğunun yaygın mı (global) yoksa durumsal (situasyonal) olarak mı ortaya çıktığıdır. Saptanan cinsel işlev bozukluğu, her durumda, her zaman, her partnerle, her yerde vb. ortaya çıkıyorsa bu cinsel işlev bozukluğunun ***8220;yaygın***8221; nitelikte olduğunu, tersi durumda yani ancak bazı koşullar altında ortaya çıkması söz konusu olduğunda ise, ***8220;durumsal***8221; olduğunu gösterir. ***8220;Durumsal***8221; bir cinsel işlev bozukluğu çok nadir bazı durumlar dışında daima psikojenik kökenlidir. Yukarıda belirtilen genel ölçütlere ilişkin genel bir özet Tablo 2***8217;de verilmiştir.' Kadın cinsel işlev bozukluklarında hangi durumlar ve belirtilerin muhtemel bir organik patolojiyi, dolayısıyla başta jinekolojik muayene olmak üzere tıp disiplinlerinden konsültasyon istemeyi gerektirebileceğine dair bir liste Tablo 3***8217;de verilmiştir.*8'Erkek cinsel işlev bozukluklarında ise yukarıda da belirtildiği gibi aksine bir belirti yoksa erken boşalma nadir durumlar hariç psikojenik kökenli olup genellikle primerdir. Ayrıntılı bir öykü alındığında, erken boşalmanın kişinin cinsel yaşamının başlangıç dönemlerine kadar uzandığı anlaşılabilir. Daha önce varolmayan ancak sekonder olarak ortaya ç***8250;kan bir erken boflalma, primere oranla daha yüksek oranda, altta yatan organik bir patolojiyi düflündürür. Erektil disfonksiyon ise, yukarıda da değinildiği gibi son yıllarda organik etyoloji açısından özellikle dikkat edilmesi gerekli cinsel işlev bozukluklarından biridir. Erektil disfonksiyonda psikojenik/organik ayırımına ilişkin genel bazı ipuçları Tablo 4***8217;te verilmiştir.
__________________ http://nevart.net/ Güzel Sanatlar Fakültesi/Lisesi Yetenek Sınavlarına Hazırlık Kursu Resim Yağlı Boya Hobi Kursu Hızlı ve Etkili Okuma Kursu Çocuklar için Hızlı Okuma Kursu Çocuklar için Resim Kursu Diksiyon Kursu Nefes Teknikleri Kursu Kişisel Gelişim Kursları[/CENTER] |
#4
| |||
| |||
![]() Sonuç olarak, cinsel işlev bozuklukların da ayırıcı tanıya ilişkin en önemli tanı aracının ***8220;iyi bir anamnez***8221; olduğu gerçeği bir kez daha vurgulanmaya çalışılmıştır. Gereksiz tetkik ve konsültasyonlar isteyerek hastaların zaman, maddi kaynak ve umut kayıplarının önüne geçmede en önemli silahımız da budur. KaynakPDF
__________________ http://nevart.net/ Güzel Sanatlar Fakültesi/Lisesi Yetenek Sınavlarına Hazırlık Kursu Resim Yağlı Boya Hobi Kursu Hızlı ve Etkili Okuma Kursu Çocuklar için Hızlı Okuma Kursu Çocuklar için Resim Kursu Diksiyon Kursu Nefes Teknikleri Kursu Kişisel Gelişim Kursları[/CENTER] |
![]() |
Tags |
bozukluklarını, bulundurulması, cinsel, değerlendirmede, gereken, gözönünde, işlev, noktalar |
« önceki Konu
|
sonraki Konu »
Seçenekler | |
Stil | |
| |
Bütün zaman ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu anki saat: 07:29 .